Çin devlet başkanı Şi Cinping’ın “İslam’ın Çinlileştirilmesi” ve “İslam’ın Çin tarzı komünizme hizmet ettirilmesi” politikası hakkında Doğu Türkistan Alimler Birliği Bildirisi
Çin devlet başkanı Şi Cinping’ın “İslam’ın Çinlileştirilmesi” ve “İslam’ın Çin tarzı komünizme hizmet ettirilmesi” politikası hakkında Doğu Türkistan Alimler Birliği Bildirisi
Yüce Allah Ku’ran-i Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet’i beğendim”, “Kuşkusuz Allah katında din İslâm’dır”. Bu apaçık ayetler, İslam’ın Allah tarafından kemale erdirildiğini ve Müslüman olsun, kâfir olsun hiçbir insanın Allah’ın bu kusursuz kutsal dinini değiştirmeye hakkının olmadığını açıkça göstermektedir.
Ancak bugün İslam ile şerefleneli bin yıl olan Doğu Türkistanlı Müslümanlar, Çin Komünist rejimi tarafından planlı ve sistematik bir soykırıma tabi tutulmaktadır. Çin rejimi Müslüman halkı tutuklamak, hapsetmek, katletmek, kadınları kısırlaştırmak ve bebekleri yok etmekle kalmayıp, camileri yıkmakta, Kur’an-i Kerim’i yakmakta, hatta kutsal Şehadet Kelimesi’ni ayaklar altına almaktadır.
Çin devlet başkanı Şi Cinping, insanlığa karşı bu tür suçların işlendiği bir dönemde Doğu Türkistan’da işgal tarihi olan 1949’dan bu yana sistemli bir şekilde uygulamakta olduğu “İslam’ın Çinlileştirilmesi” ve “İslam’ın Çin tarzı komünizme hizmet ettirilmesi” politikasını kararlılıkla sürdüreceğini bir kez daha vurgulamıştır. Diktatör Şi’nin yeni açıklamaları Çin rejiminin Allah’a ve O’nun kutsal dini İslam’a açıkça savaş ilan ettiğini göstermektedir. Bu açıklamalar aynı anda Doğu Türkistanlı Müslümanlar için yeni bir karanlık ve korku döneminin başlamasının habercisi olarak yansımıştır.
Çin rejimi, İslam’ın ortadan kaldırılmasını devletin resmi politikası haline getirerek, sadece Doğu Türkistan’daki Müslümanların değil, Allah’ın, İslam’ın ve dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların ortak düşman olduğunu açıkça ilan etmiştir.
Şüphesiz İslam’ın kutsal değerlerinden herhangi birine yönelik en ufak bir saygısızlık, alay ve aşağılama, dünyadaki tüm Müslümanlara aynı şekilde üzüntü vermelidir. Çünkü dinimizin doğası, inancın gereği olarak, Doğu Türkistan’da yıkılan camiler, yakılan Kur’anlar, tüm dünyadaki Müslümanların camileri ve Kur’anlarıdır.
Topluca yok edilmekte olan Doğu Türkistanlı Müslümanlar tüm Müslümanların kardeşleridirler. Müslümanlar bir vücudun azaları gibi birbirlerine sıkı bağlanmış bir ümmettir. Kardeşlik kaderdir, acıyı paylaşmaktır, birbirimizi yalnız bırakmamak, zor zamanlarda yardımlaşmak, zalimlere karşı el ele tutuşmak, tavır almaktır.
Doğu Türkistan’da işlenmekte olan, tarif etmekte kelimelerin yetersiz kaldığı cinayetler, “Müminler ancak kardeştirler” ayetine ve “Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer” hadisine iman eden Müslümanların gözleri önünde cereyan etmektedir. Bunlar gerçekten de her inananı bu konudaki dini ve ahlaki yükümlülüklerini düşünmeye sevk etmelidir.
Çin rejiminin Doğu Türkistan’daki insanlığa karşı suçlarının geniş çapta bir Soykırım olarak kabul edildiği bir zamanda, diktatör Şi’nin “İslam’ın Çinlileştirilmesi” ve “İslam’ın Çin tarzı komünizme hizmet ettirilmesi” çağrısını açıkça ilan edebilmesinin sebebi Müslüman dünyasının tepkisizliğidir. Çünkü İslam dünyasından gelecek güçlü bir tepkinin Çin’i etkileyebileceğine inanıyoruz.
Doğu Türkistan’ın diasporadaki Müslüman Alimler Birliği olarak tüm alimleri, aydınları, bilim adamlarını, politikacıları, girişimcileri, iş adamlarını, medya çalışanlarını, her kesimden ünlüleri ve tüm Müslüman camiasını Çin rejiminin işlemekte olduğu bu suçlara karşı çıkmaya çağırıyoruz. Onları ellerinden geldiğince harekete geçmeye, suskunluklarına son vermeye ve asgari olarak kardeşlik yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz.
Doğu Türkistan Alimler Birliği
14.12.2021